EDİRNE Turizm ve Tanıtma Derneği öncülüğünde Trakya Üniversitesi'nin desteğiyle gerçekleştirilen 'Edirne Kırmızısı' çalıştayında konuşan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Recep Karadağ, Türklerin dünyaya kazandırdığı en önemli kelimelerden birinin 'Edirne' ya da diğer adıyla 'Türk Kırmızısı' olduğunu söyledi.
Edirne'de gazeteci Orkun Akman'ın araştırmaları sonucu yeniden gün yüzüne çıkardığı, geçmişte uğruna casusluk faaliyetleri yapılan 'Edirne Kırmızısı' için Trakya Üniversitesi Kütüphanesi'nde çalıştay gerçekleştirildi. Edirne Turizm ve Tanıtma Derneği öncülüğünde T.Ü. destekleriyle gerçekleştirilen çalıştaya konuşmacı olarak, 'Edirne Kırmızısı' ile ilgili araştırmalarıyla bilinen Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Türk Kültür Derneği Danışmanı Prof.Dr. Recep Karadağ katıldı. T.Ü. Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, kentteki sivil toplum kuruluşları ve kurum temsilcileriyle paydaşların biraraya geldiği çalıştayda Edirne Kırmızısı'nın yol haritası belirlendi.
Gazeteci Orkun Akman, rengin Edirne'de bir sinerji oluşturduğunu ve bu sinerjiyi etkili ve doğru kullanma adına bu çalıştayı gerçekleştirdiklerini belirterek, "Çalıştayın asıl amacı şehirde oluşan sinerjiyi etkili ve doğru bir şekilde kullanabilmek, Edirne Kırmızısı hakkında sağlıklı bir yol haritası çıkarmak, bu değerin tarihsel, kültürel, turistik hatta ticari anlamda şehre nasıl kazanım sağlayabilir onun yol haritasını çıkarmak. Bu değeri kent hafızasına nasıl dahil edebiliriz ve bu doğrultuda oluşturabileceğimiz sinerji ve yol haritasını nasıl etkili ve yetkili kullanabiliriz, onun için biraradayız" dedi.
Edirne Turizm ve Tanıtma Derneği Başkanı Bülent Bacıoğlu da, Edirne'yle kırmızının birbirine çok yakıştığını ifade ederek; "Bu rengi nasıl yüceltiriz, nasıl ileri doğru taşırız ve şehrimizin ekonomisine, kültürüne ve sosyal hayatına değerli kılarız diye buradayız. Bir söz vardır 'Renkler ve zevkler tartışılmaz' diye ama Edirne için tartışılmayacak bir renk varsa o da Kırmızı'dır. Edirne'yle kırmızı birbirine çok yakışıyor bir defa. Bu kırmızının şehrimize değer katacağını, turizmde çok önemli bir artı değer olacağını düşünüyorum. Bu işbirliğinde katkıları olan herkese çok teşekkür ediyorum. Umarım başarılı ve sağlıklı bir çalışma olur" diye konuştu.
Çalıştaya ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyduklarını söyleyen T.Ü. Rektörü Prof.Dr. Erhan Tabakoğlu ise; "Edirne bir hazineler şehri. Yanından geçerken beklide farkedemediğimiz ama altında büyük hikayeler taşıyan muhteşem bir şehir. Şimdi bu şehrin bir küçük ayrıntısını, kırmızısını masaya yatırıyoruz. Bu şehir 4 işgal gördü, göçler gördü ama şimdi bir define bulucu gibi kendi değerlerimizi, belki Amerikan kütüphanesinden, Glassgow kataloglarından şehre kazandırma çabasındayız. Bu çok kutlu, önemli bir çaba. Katkı gösteren tüm katılımcılara teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
Çalıştayın açılış konuşmalarının ardından Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Recep Karadağ Edirne Kırmızısı ile ilgili sunum yaptı. Karadağ Türkler'in dünyaya kazandırdığı en önemli kelimelerden birinin 'Edirne' ya da diğer adıyla 'Türk Kırmızısı' olduğunu ifade ederek şunları söyledi;
"Türklerin dünyaya kazandırdıkları en önemli kelimelerden 'Türk Kırmızısı' yani 'Edirne Kırmızısı'dır. Türk Kırmızısı dendiğinde bazen yanlış anlamalar olabiliyor. Dünyanın anladığı ve Türkiye'de de üretilmiş olan pamuklu kumaşın ya da pamuklu elyafın kök boya dediğimiz boyayla boyanması sürecine dayanır. Bu süreç için önemli iki tane bitki vardır. Birisi kök boyadır diğeri ise mazı gomalağı bitkisidir. Kök boya Batı Anadolu ve Edirne'de oldukça yaygındır. Bu iki bitki olduktan sonra boyamak artık bize ve üreticilere kalmıştır. Türk Kırmızısı'nın ekonomik değeri geçmişte çok yüksekti. Tarihi kaynaklarda bu bilgiler görebiliyoruz."
Karadağ, Türk Kırmızısı'nın Avrupa'ya taşınmasının ardından gelişme kaydettiğini ve 19'uncu yüz yıldan itibaren Avrupa coğrafyasının önemli bir bölümünde yaygın şekilde kullanıldığını dile getirerek şöyle devam etti;
"Biz öncelikle 1 miligram kadar küçük bir örneği hem askeri müzeler hem Topkapı Sarayı hem de Avrupa'daki müzelerden alarak bunları analiz ettik. Mikroanaliz sistemiyle bu çalışmayı yaptık. Elde ettiğimiz boyamaları geriye doğru reçetelendirmeye başladık. Bu değeri Türk tekstiline ve sanayisine kazandırmak için ne gibi çalışmalar yaparız diye girişimlerde bulunmaya başladık. Türk Kırmızısı orjinalinde 38 basamaktan geçerek boyanan bir renk. Oldukça zorlu bir süreç. Bugün bunu yapmak çok da kolay değil. Dolayısıyla biz projemiz kapsamında 38 basamağı ayrı ayrı yaparak rengi elde ettik. Sonra da bu basamakları kısaltarak sektöre nasıl daha ekonomik ve hızlı kazandırırız bunun planlamasını yaptık. Analizler sonucunda çıkan tüm renk değerlerini ölçtük. Elde ettiğimiz boya ile karşılaştırdık. Antibakteriyel ve antimikrobiyel testlerini yaptık. Bir de haslık testlerini yaptık. Yani boyadıktan sonra soluyor mu? diye test yaptık. Sonra bu ölçümleri tarihteki kumaşlarla karşılaştırıp elde ettiğimiz en yakın değerlerle bunu bir reçeteye bağladık. Kök boya deyip geçmemek lazım. Türk Kırmızısı'nın en önemli iki bitkisi kök boya ve gomalağı bitkisi antibakteriyel ve antifungal özellikler sahiptir. Bunlarla ilgili tüm testler yapıldı. Baktığımızda Türk Kırmızısı'yla boyanmış bir kumaşın bakteri üretmediğini, mantar üretmediğini görüyoruz. Bu nedenlerle bunun sürdürülebilir olması gerekiyordu. Bunun için modern sisteme entegrasyonu anlamında yöntemler geliştirdik. Yaptığımız çalışmalarla rengin oluşmasındaki 38 basamaktan oluşan uzun süreci sanayiye uygun olarak 1 gün gibi kısa süreye düşürdük. Burada yaptığımız çalışmalarda hiçbir zaman toksit bir madde kullanılmadı zaten geçmişte de toksit bir özelliği yoktu."