Görkemli Bir EserRadikal Kitap, 06.04.2012
Geçen Cuma Nurhan Atasoy’un TeÅŸvikiye’deki evindeydik, Gül, Müge, Yaman Ä°repoÄŸlu ve ben. Çok güzel bir akÅŸamdı. Nurhan hanım bu çatı katına yenilerde taşındı. Bütün ev sanki bir çalışma odası. Nurhan Atasoy tanıdığım en çalışkan insan belki de.
Nurhan hanımı çok seviyorum, ona saygım sonsuz. Henüz tanışmamıştık, epey eskilerdeydi, Sahaflar Çarşısı’ndaki Elif Kitabevi’nden deÄŸerli Atasoy’un Ä°brahim PaÅŸa Sarayı araÅŸtırmasını edinmiÅŸtim.
Ä°brahim PaÅŸa’yı bugün herkes ‘MuhteÅŸem Yüzyıl’ dizisinden tanıyor, macerasının ilgiyle izlendiÄŸi meÅŸhur Pargalı... Oysa ben, çok uzun zaman önce Pargalı’yla sanat tarihimizin bazı seçkin sayfalarında yüz yüze gelmiÅŸtim. Çünkü Atasoy, yarısı göçüp gitmiÅŸ, geriye kalanı harabeye dönmüÅŸ sarayı, minyatürlerdeki görünümlerinden yola çıkarak, eserinde âdeta yeniden ‘inÅŸa’ etmiÅŸti.
Yazı aracılığıyla gerçekleÅŸtirilmiÅŸ bu kurgusal inÅŸa beni çok etkilemiÅŸti. Bugün de etkiliyor. Yitik bir dünyayı minyatürlerden, sanat eserinden kurgulamak... Uzun süre böylesi bir öykünün peÅŸine düÅŸtüm, fakat daha hâlâ yazamadım...
Nurhan hanımla 1980’lerde Semra Özal’ın bir etkinliÄŸinde tanıştık. Galiba Yıldız Sarayı’nda. Yarı kültürel bir etkinlikti. Sanat tarihçileri, araÅŸtırmacılar, bir-iki yazar, pek çok süslü hanım. Nurhan hanım, dirhem makyajsız, hemen dikkati çekiyordu. Bilmem hatırlayacak mı, hayranlığımı söylemiÅŸtim.
Uzun süre bir daha birbirimizi görmedik. YeÄŸeni, sevgili arkadaşım Gül Ä°repoÄŸlu olmasaydı, bütün tanışıklığımız belki de o kadar kalacaktı.
Hayranlıktan donakalmış, ‘Hasbahçe’yi okuyordum. Yalnız okumak deÄŸil, eserin görsel malzemesine de kapılıp gitmiÅŸtim. Duygularımı Gül’le paylaÅŸmak istedim. “Nurhan Atasoy teyzem” dedi; vapurdaydık, Karaköy’den Kadıköy’e geçiyorduk...
Bir ayraç açacağım: Atasoy sanat tarihimize iliÅŸkin çok önemli ve ‘özgül’ (spesifik) eserlere imza attı. Demin andığım ‘Hasbahçe’ bir baÅŸyapıttır. Osmanlı dünyasının çiçekle iliÅŸkisini uçsuz bucaksız bir görüngeden bize iletir. Gelgelelim ‘Hasbahçe’ kısıtlı sayıda basılmış, bir lüks basımdır.
Bu lüks basımdan öyle sanıyorum ki meraklısı pek çok kiÅŸi yoksun kaldı. Öteden beri, Nurhan Atasoy imzalı eserlerin, bir yandan da alçakgönüllü basımlarla çok sayıda okura ulaÅŸmasını diliyorum. DüÅŸüncemi, Nurhan hanıma da açtım, çok uzak bakmadı...
Geçen cuma akÅŸamı ‘Osmanlı Kültürünün Avrupa’daki Yansımaları’nı kutlayacağız sanıyordum. Sevgili Nurhan hanım ise, benim Aydın DoÄŸan Ödülü için çağırmış...
‘Osmanlı Kültürünün Avrupa’daki Yansımaları’ görkemli bir araÅŸtırma. Nurhan Atasoy’la Lâle Uluç birlikte kaleme getirmiÅŸler. Turkish Cultural ve Armaggan birlikte yayımlamışlar. Selmin Kangal Ä°ngilizce’den Türkçe’ye çevirmiÅŸ. Eser, 1453-1699 yıllarını kapsıyor. Görsel malzemesiyle, grafik düzenlemesiyle, baskısıyla gerçekten göz kamaÅŸtırıcı bir yapım.
Turkish Cultural Foundation BaÅŸkanı Dr. Yalçın Ayaslı ÅŸöyle saptıyor:
“Yeni projesinde Prof. Dr. Atasoy deÄŸerli araÅŸtırmacı Dr. Lâle Uluç’la birlikte, Avrupa’nın Osmanlılar’dan aldığı kültürel etkileri ortaya çıkarmak amacıyla, 14 Avrupa ülkesinde, altı yılı aÅŸkın süreyle araÅŸtırma yaptı. AraÅŸtırmanın sonuçları, görsel ve zihinsel bir ÅŸölen halinde bu eserde sunulmaktadır.”
Ayaslı’ya katılmamak elde deÄŸil. Bu nasıl bir çabadır, nasıl bir sabırdır, ÅŸaÅŸakalıyorsunuz. Söz konusu altı yıla, bence, Atasoy’un bütün uÄŸraÅŸ yıllarını da eklemek gerekir.
Dokumayla baÅŸlıyor Avrupa’daki etkiler, Avrupa’nın etkileniÅŸleri; çini ve seramik, çiçek ve bitki, halı, silah, tasvir, hilâl, sürüp gidiyor. Kitap ciltleri, ahÅŸap iÅŸleri, arabeskler: Ä°ÅŸte ayrıca ‘kesiÅŸme noktaları.’
Yüzyıllar içinde bu gezinti her okura yepyeni bilgiler sunacak. BaÅŸka bir ÅŸey de ürpertti: ‘Tasvir’ bölümünde yakaladım; Avrupalı ressamların az çok bildiÄŸimiz resimlerine ben sadece bakmış, fakat görememiÅŸtim. Atasoy’la Uluç gösteriyorlar: Resmin figürleri arasında, bugüne dek fark edemediÄŸim bir Osmanlı figürü. Pek kolay çözemeyeceÄŸimiz tarihi bilmece!
‘Osmanlı Kültürünün Avrupa’daki Yansımaları’ yarın da göz kamaÅŸtıracak.